(0232) 461 46 12 - (0546) 232 35 62
Yargı Kararları
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay kararlarını ilk önce siz öğrenin !
TÜMÜNÜ GÖR

KOOPERATİF ÜYELİĞİNDEN ÇIKARILMA USULÜ VE ÇIKARILMANIN İPTALİ DAVALARI

KOOPERATİF ÜYELİĞİNDEN ÇIKARILMA USULÜ VE ÇIKARILMANIN İPTALİ DAVALARI

Kooperatif Üyeliğinden Çıkarma

Ortaklıktan çıkarmaya kural olarak genel kurul yetkilidir. Bunun için yönetim kurulunun çıkarma teklifini genel kurul gündemine koyması vegenel kurulunda çıkarma kararı vermesi gerekir.

Ancak, çıkarılanın genel kurula itiraz hakkı saklı kalmak kaydıyla, yönetim kuruluda anasözleşme ile yetkili kılabilir.Çıkarmaya yönetimkurulu yetkili kılınsa bile, genel kurulun çıkarma yetkisi her zaman mevcuttur. Dolayısıyla yönetim kurulunun yetkili kılınması halinde dahi genel kurul, bir ortakla ilgili “çıkarmakararıéalmışsa artık yönetim kurulunun o konuyla ilgili karar alması mümkündeğildir.

Genel kurul veya yönetim kurulu tarafından verilen çıkarmakararı, gerekçeli olarak tutanağa (genel kurul veya yönetim kurulu karar defterine) ve ortaklar defterine yazılması gerekir. Gerekçede mutlaka ana sözleşmedeki çıkarılma nedenlerinden hangisine istinaden çıkarma karan verildiği belirtilmelidir.

Çıkarılma kararının, kooperatif temsilcilerince onaylanmış bir sureti, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere on gün içinde notere verilir. On günlük süre, çıkarma karanınalındığı günü takip eden günden itibaren başlar. Kararın on gün içinde notere verilmesi kararın geçerlilik şartıdeğildir. Kanun kararın notere verilmesi için “düzenleyici süre”‘ öngörmesine rağmen noterin hangi sürede tebligat yapması gerektiğiyle ilgili bir süre öngörmediği için tebligatın geç yapılması, tebligat geçerliliği açısından hukuki bir sonucu yoktur. Çıkarma kararının verilmesinden itibaren on gün içinde notere çıkarılan ortağın hakkına herhangi bir etkisi yoktur. Tebligat, Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır. Tebligat, ortağın kooperatifçe bilinen en son adresine yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Su kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması  caizdir. (TK.m. 10)

Ortağın çıkarılmasına ilişkin karar, ortağa tebliğ edilmemişse ortağın yargılama sırasında, çıkarılma kararını öğrenmesi, bu usuli eksikliği gidermez. Bu durumda, tebligat işlemi yapılıncaya kadar, ortağın kooperatifteki ortaklığının devam ettiğinin kabulü gerekir. Ortağın çıkarma kararının alındığı genel kurula katılmış olması, yani çıkarma kararından haberdar olması kendisine tebligat yapılmasına engel değildir. Söz konusu çıkarma kararın hüküm doğurabilmesi için mutlaka usulüne uygun olarak “çıkartılan ortağa” tebliğ edilmesi zorunludur.

Kooperatif ana sözleşmesinde borcun belli bir süre geçtikten sonra talep edilebileceğibelirtilmişse bu süre geçmeden ihtarname tebliğ edilmemelidir.

Örneğin, Yapı Kooperatifleri Ana sözleşmesinin 14/2. maddesinde, aidatlarını 30 gün geciktirenlere ihtar çıkarılacağından söz edildiğinden 30 günlük gecikme koşulu oluşmadan tebliğ edilen ihtarname, yasa ve ana sözleşmeye göre geçerli olmayacaktır. Dolayısıyla mahkemenin böyle bir ihtarnameye dayanılarak verilen ihraç kararının iptali istemine ilişkin davanın kabulüne karar vermesi gerekir. Uyuşmazlık halinde çıkarılma kararının ortağa tebliğ edildiğinin ispat yükümlülüğü kooperatife aittir. Ödemelerini yapmayan ortağın çıkarılmasına karar verilse bile, ortağın kooperatife karşı hak ve borçları devam eder. Çıkarma kararının kesinleşmesine kadar geçen süreçte demeler yapılmazsa ortağın ikinci kez çıkarılmasına da karar verilebilir. Ortak her bir çıkarma hakkında ayrı ayrı dava açmış ise, ilk önce birinci çıkarma kararı incelenir, birinci davanın sonucuna göre, ikinci çıkarmaya ilişkin dava hükme bağlanır.

Davalı kooperatif, Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesi kooperatif üyesinin ihraç prosedürüdüzenlemiş ana sözleşmenin14. maddesi ise kanuna uygun şekildedüzenlenmiştir. Davalı kooperatif yönetim kurulunun ihraç işleminibaşlatmave ihraç kararı verme hususunda genel kuruldan yetki aldığıanlaşılmaktadır.

Kooperatif genel kurulunda alınan ihraç kararından sonra yönetim kurulunca alınan ihraç kararınadeğer verilmemesi yönündeki yargı isabetlidir. Ancak ihraç kararının iptaline ilişkin dava; ihraç kararı genel kurul tarafındanalınmış olsa dahi tebliğden itibaren 3 aydır. Davacıya her iki ihraçkararı da 30.05.2013 tarihinde tebliğedilmiş, dava 28.03.2014 tarihinde süre geçtikten sonra açılmıştır. Genel kurulca alman ihraçkararı 1 aylıködeme süresi beklenmeden alınmış ise de, bu kararın yoklukla malul olduğundanbahsedilemeyeceğinden iptali ancak süresinde açılan bir dava ile istenebilir. Bu hususun mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince gözden kaçırılmasıdoğruolmamıştır. Ne var ki ihraç kararınıntebliğineilişkin tebligat evrakı dosyaya kazandırılmadığındantebligatın usulüne uygun olup olmadığıanlaşılmamaktadır. Bu durumda mahkemece tebligat evrakı getirilerek usulüne uygun olup olmadığı denetlenmeli, tebligat usulüne uygun değil ise davanın süresinde olduğunun kabulü ile şuandaolduğu gibi davanın kabulüne, aksi takdirde yani tebligat usulüne uygun ise süresinde açılmayandavanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılışekilde karar verilmesi doğruolmamış, kararın bu nedenle bozulmasıgerekmiştir. (23. HD. 12.11.2020. T. 2017/2518; 3592)

Özü: 21.04.2005 tarihinde keşideedilmiş olan ilk ihtarname ile 21.04.2005 tarihi itibariyle borç bildirimi yapılmış olmakla, ana sözleşmesinin 14’üncü maddesine “ödemesi 30gün geciktirilmiş borcun ortaklardan istenebileceği” kuralınaaykırı düsen ihraç kararınıniptaline karar verilmesi gerekir.Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyeliğinden yasa ve ana sözleşmeyeaykırı olarak yönetim kurulunca ihraç edildiğini ileri sürerek, ihraçkararın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamında toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 01.06.2005 tarihinde tebliğ edilen ikinci ihtarnamede 30 gün deme süresi verilmesinin sonuca etkisinin bulunmadığı, gerçek borç miktarının, ihtarnamedeistenen borç miktarındançok az farklıolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, ihraç kararına iptali istemine ilişkindir. Davalının dosyada mevcutana sözleşmesinin 14’üncü maddesinde demesi 30 gün geciktirilmiş borcun ortaklardan istenebileceği yönünde düzenlemeye yer verilmiş olup, 21.04.2005 tarihinde keşideedilmiş olan ilk ihtarname ile 21.04.2005 tarihi itibariyle borç bildirimi yapılmış olmakla, anılan düzenlemeye aykırı düsen ihraç kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, bu düzenlemenin gözden kaçırılmasıdoğruolmamıştır. (11. HD.

10.03.2008. T. 2007/1422; 2801)Özü: Davacıyaçıkarılan ihtarlarda gösterilen borcun yanında gecikme faizlerinin deödeme gününde hesap edileceği yolunda bir meşruhata yer verilmesi nedeniyle ihtarlarıngeçersiz kabul edilmesi gerekir.

Davacı, davalı kooperatifin üyesi iken kooperatif yönetim kurulunca haksız yere ihraç edildiğini ileri sürerek, ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir. Dava davacıya değişik tarihlerde 7 defa aidat demesi için ihtar yapıldığını ve verilen süre içinde davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle ihraç kararı verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kantlara göre; ihtarlarda istenen borç miktarının ne kadarının aidat ve ne kadarının gecikme faizi borcu olduğunun anlaşılamadığı, ihtarların belirsizlik içerdiği ve temmuz ayındadavacıyatebliğ edilen ikinciihtarda bir ay süre verilmesi gerekirken 30 gün süre verildiği gerekçesiyle, davanınkabulüne, ihraç kararın iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme karanın gerekçesindedayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yönbulunmamasına ve davacıyaçıkarılan ihtarlarda gösterilen borcun yanında gecikmefaizlerinin de deme gününde hesap edileceği yolunda bir meşruhata yer verilmesinedeniyle ihtarların geçersiz bulunmasına göre, davalının tüm temyiz itirazlarınınreddi gerekmiştir. (11. HD. 20.11.2006. T. 2005/11293; 12043)

Dava, kooperatif ortaklığındançıkarılmakararının iptali istemine ilişkindir.

Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesi uyarıncaçıkarılmakararınınonaylıörneğinin ortağatebliğ edilmesi ve ortak tarafındantebliğ tarihinden itibaren üç ay içindeitiraz davasıaçılması gerekmektedir. Bu sure hak düşürücü olup, mahkemece re ‘sengöz önüne alınmalıdır.

Somut olayda mahkemece, tebliğ belgesine çıkarılmakararının ekli olduğunun veortaklıktançıkarılmayailişkin 04.11.2001 tarih ve 284 No.lu yönetim kurulu kararınındavacıyatebliğedildiğininkanatlanamadığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreiçindeaçıldığı kabul edilmiş ise de, üzerinde “ihraç tebligatı” yazılıdavacıadına gönderilen iadeli taahhütlü mektubun davacının birlikte yakınıbabasıimzasına 13.11.2001 tarihinde tebliğedildiğianlaşılmaktadır. Bu durumda, usulüne uygun olarak yapılmışbir tebligat söz konusu olup sahteliği ispat edilmedikçe geçerli sayılmalıdır. Kooperatifler Kanunu’nun 16/3 maddesi ve ana sözleşmenin 14/2- maddesi çıkarma kararının noter aracılıylayapılması hususunu düzenlemekte ise de, bu bir geçerlilikdeğil, ispat koşuludur. Davalı kooperatif, ihraç kararıyazılıtebligatıdavacıya iadeli taahhütlü mektupla 13.11.2001 tarihinde tebliğetmiştir. Davanın 11.07.2002 tarihinde açılmasıkarşısında mahkemeye davanın süresinde açıldığı yolundaki belirleme doğrugörülmemiştir. Tebligatın usulüne uygun olarak yapılmadığının iddia eden davacıdan buna ilişkin delillerinin sorulması, davanın hak düşürücü sürede açılıp, açılmadığı belirlenmek ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, yazılışekilde hüküm kurulmasıdoğruolmamıştır.

(11. HD. 02.11.2004. T. 1612; 10713) III. ÇıkarılmaKararına itiraz Edilmemesi veya Dava Açılmaması

Yönetim kurulunun çıkarmakararına, tebliğden itibaren üç aylık süre içerisinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmemesi veya aynı sürede dava açılmaması halinde çıkarılmakararı kesinleşir. Böyle bir durumda, çıkarılma karan tebliğ tarihi itibariyle değil, tebliğ tarihinden itibaren üç aylık sürenin geçmesiyle kesinleşmiş olur.

İtiraz süresi özellikleyılın son üç ayına denk düşmekte ve ortak çıkarmışolmasınarağmen itiraz etme veya dava açmak istemiyor ve kooperatiften alacaklarını bir an önce almak istiyorsa; karara karşı “itiraz etmeyeceğidava açmayacağını” kooperatife imza karşılığı bildirmesinde ve kararı çıkarılma kararı verilen yıliçindekesinleştirmesinde kendisi açısından fayda vardır Aksi halde çıkarılmakararı ertesi yılın ilk aylarındakesinleşmişolacağından, kooperatifteki alacakların da ancak kararınkesinleştiğiyıl bilançosuna göre bir sonraki yılsonunda alabilecektir. (KK.m.17/1)Özü: Muris sağ iken üyelikten ihraç kararınıntebliği üzerine işlemeye başlayan itiraza da dava açma süresi ölümle kesilmez ve mirasçıların kalan süre içinde dava açmamaları ya da genel kurula itiraz etmemeleri halinde murisin ihracıkesinleşir.

 (11.D., 25.04.2005. T. 2004/7628; 4091)

Özü: Yönetim kurlunun ihraç kararınakarşı genel kurula itiraz edilmiş ise artık yönetim kurulunun ihraç kararınakarşı iptal davası açılamaz. Ancak, genel kurulun kararınakarşı ve tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde dava açılabilir.

Yönetim kurulunun 02.08.1996 tarihli karan, “daha önce (21.06.1996 talihin-de) ihracına karar verilmiş ve 30.06.1996 tarihli genel kurulca 31.07.1996 tarihine kadar verilen süre içinde de borcunu ödemediği için (davacının) ihracına” biçiminde kaleme alınmış olup, başka bir borca ilişkin olarak alınmış yeni bir karar olmayıp, önceki ihraç kararınıntekrarı ve kuvvetlendirilmesi niteliğinde görülmesi mümkün, konusu ayni ve sadece tarihi farklı bir ihraç kararıdır. Yeni bir ihraç kararıolmadığına göre, bu kararın yeni bir ihraç prosedürüne (iki ihtara) dayanması gerektiği de artık söylenemeyecektir. Dolayısıyla, 31.07.1996 tarihinden sonra iki ihtar keşide edilmesi gerektiği ve 02.08.1996 tarihine kadar iki ihtar tebliğinin mümkün de olmadığı seklindeki gerekçede isabet bulunmamaktadır.

Dairemizin yerleşikuygulamasına göre de, Genel kurula verilen süre bir “atıfetmehili” olup, borcun verilen sürede denmemesi halinde önceki tarihli yönetim

kurulukararınıngeçerliliğinikoruduğu kabul edilmelidir ve sonradan tekrar yeni

tarihli bir yönetim kurulu kararını alması, bu olguyu değiştiremez. Zira, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/3’üncü maddesine göre, yönetim kurulunun ihraç kararınakarşı genel kurula itiraz edilmiş ise artık yönetim kurulunun ihraçkararınakarşı iptal davasıaçılamaz. Ancak, genel kurulun kararınakarşı ve tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde dava açılmalıdır. Zira,aynıyasanınaynı maddesinde, itiraz üzerine genel kurulca verilecek karara kars1 itiraz davası hakkinin saklıolduğu hüküm altınaalınmıştır. Dairemizin 25.05.2000 gün ve 3652-4678,

28.09.2000 gün ve 6197-7241 sayılı ilamlar bu yöndedir.)Bozma ilamında, dosyada mevcut iki uyarının yasaya uygun bulunup, bulunmadığının ve davanın süresinde açılıpaçılmadığınınaraştırılmasıgerektiği belirtildiği ve bozmaya da uyulduğu halde mahkemece, bozma dışınaçıkılmış, ihtarlar tartışılmadan ve davanın süresinde açılıpaçılmadığınabakılmadan, yazılı gerekçelerle birleşen dava kabul edilmiştir. (11. HD. 15.03.2001. T. 97/1992)

IV. ÇıkarılmaKararınaKarşı itiraz Edilmesi

Ortaklıktançıkarılmaya yönetim kurulu karar vermişse; çıkarılan ortak, kararıkaldırması için genel kurula başvurabileceği gibi doğrudan mahkemede itiraz davası da açabilir.

Ortak, yönetim kurulu kararına karşı “genel kurul nezdinde” kararın kaldırılması veya mahkeme nezdinde itiraz davasını, kararıtebliğinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içindeaçmalıdır. Örneğin, çıkarmakararıortağa03/09/2021 de tebliğedilmişse, çıkarılan ortak, genel kurul veya mahkemeye en geç 03/12/2021 tarihi mesai bitimine kadar başvuruyapılmalıdır. İhraç edilen ortak, ihraç kararınakarşı itirazda bulunmamışolmasınarağmen, yönetim kurulunun ihraç kararlarınıngörüşülmesini genel kurul gündemine alınmış ve yapılan oylama sonunda, davacınınihracınailişkin yönetim kurulunca alman karar onanmışsa; genel kurul, ihraç edilenin itirazı olmasa da, essen yetkisinde olan konuyu görüşerek karara bağladığındanartık üç aylık dava açma süresi genel kurul kararınıntebliğinden itibaren baslar.

Çıkarılma kararına karşı ortağın yapmış olduğu itiraz, yapılacak olan ilk genel kurul gündemine alınarak ayrı bir madde halinde görüşülür. Genel kurulda, çıkarılan ortağın ihracı hakkında söz alıpkonuşma, kendini savunma hakki vardır. Yapılan görüşmelerden sonra genel kurul, ya ortağı haklı görerek ortaklığın devamına karar verir ya da çıkarılma kararını onaylar.

Genel kurul, ortağınitirazını reddederek yönetim kurulunun çıkarma kararınıonaylamışsa, çıkarmakararınakarşı itiraz eden ortak, o genel kurulda hazır bulunsa dahi, genel kurulun bu kararınınortağatebliğ edilmesi gerekir.

Ortağın, itirazı genel kurul gündemine alınmaz, gündeme almasınarağmen bir karara bağlanmaz ya da reddederse, son çare olarak mahkemeye itiraz davasıaçılabilir. Zira ortağın hukuki durumu belirsizliğebırakılıp, askıda bekletilmesi kabul edilemez. Genel kurul ortağınitirazını reddetmesine ve makul süre geçmesine rağmenkararıntebliğigeciktirilse, tebligat beklenmeden itiraz davasıaçılabilir. Böyle bir dava “erken dava” olarak da görülemez.

Ortak, genel kurulca çıkarılmış ise, bu karara muhalif kalmadan dahi çıkarmakararının iptali davası açabilir. Keza, ortak genel kurula katılmışolmasınarağmen, alınan karar şahsi hakka ilişkinolduğundan genel kurul kararınınortağatebliğ edilmesi zorunludur. Aksi halde ticaret mahkemesinezdinde açılacak üç aylık dava açma süresi başlamaz.

Özü: ihraç kararınınkesinleşmesinden sonraki dönem için taşınmazda fuzuli şagil durumuna düşüleceğinerağmenecrimisilhesabının ihraç kararınıntebliğ tarihten itibarenbaşlatılmasıdoğruolmamıştır.

…Uyuşmazlığın niteliğine göre, davalı ortak hakkında alan ihraç kararının kesinleşmiş olması gerekmektedir. Davalı vekilince, davalının ortaklıktan ihraç kararının yeni öğrenildiği, gerek ihraç kararının ve gerekse ihraç kararına mesnet alınan ihtarnamelerin usulünce müvekkiline tebliğ edilmediği ileri sürüldüğüne göre, mahkemece, davalıya hakkında alınan ihraç kararının iptali ve üyeliğinin tespiti istemiyle dava açması için mehil verilmesi, dava açılması halinde açılan davanın sonucunun beklenilmesi ve bundan sonra davalı hakkında alınan ihraç kararının kesinleşip, kesinleşmemesi ihtimallerine göre açılan işbu dava dosyasının sonuçlandırılması gerekirken, yazılı şekilde ve noksan incelemeyle hüküm tesisi hatalı olmuştur.

Kabule göre de, davalı ortak hakkında alınan ihraç kararınındavalıya bu hususta yapılantebligatın usulüne uygun olarak yapıldığının kabulü halinde dahi, en erken 14.07.2000 tarihinde kesinleşeceğinin açık olmasına ve davalının ancak bu tarihten sonraki dönem için taşınmazda fuzuli şagil durumuna düşeceğinin kabulünün gerekmesine ve bu noktadaki mahkeme gerekçesininyapılanaçıklamaya uygun olmasınakarşın fiilen ecrimisilhesabının ihraç kararınıntebliğedildiği tarihten itibaren başlatılmasıdoğruolmamış ve kararınaçıklanan nedenle dahi davalıyararınabozulmasına karar vermek gerekmiştir. (11. HD. 08.05.2007.2005/15004; 7124)

Özü: Yönetim kurulunun ihraç kararınakarsı genel kurul nezdinde itiraz edilmişse;yapılacak ilk genel kurulda davacınınihracıhakkında bir karar alınmaması halinde “ihracın iptali” davasıaçılabilir. Henüz böyle bir genel kurul toplantısıyapılmadanaçılandavanınerken açılmışsayılacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmek gerekir.

Dava, kooperatif ortaklığının tespiti ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacıortağınihracıhakkında alınan 14.04.1999 tarihli yönetim kurulu kararınakarşı Kooperatifler Kanunu’nun 16′ ncı ve ana sözleşmenin 14’üncü maddesinde belirtilen üçaylık hak düşürücü süre içinde genel kurula itiraz edilmiş, 01.08.1999 tarihli genel kurulda ihraç edilen ortaklara tapu verilmemesi işleminin, 26.07.1998 tarihli genel kurul kararının iptali içinaçılandavanın sonucuna kadar devam etmesine karar verilmiştir.

Bu tarihten sonraki genel kurul toplantısı 31.08.2002 tarihinde yapılmıştır.

26.07.1998 tarihli genel kurul kararlarının iptali için açılan davanın ise reddedildiği ve bu kararın 29.12.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde davacının ihraç edilmesinin gerekçesi olan (53.000.000.-) TL aidat demesine ilişkin 26.07.1998 tarihli genel kurulda alman kararlar geçerliliğini korumuş, davacının ihracına ilişkin karara karşı yaptığı itiraz ise henüz, sonuçlanmamış durumdadır. Zira 26.07.1998 tarihli genel kurul kararlan 29.12.2002 tarihinde kesinleşmiştir ve bu tarihten sonra da herhangi bir genel kurul toplantısı yapıldığı ileri sürülmemiştir. Bu durum karsısında mahkemece, 29.12.2002 tarihinden sonra yapılacak ilk genel kurulda davacının ihracı hakkında bir karar almaması halinde bu davanın açılabileceği, henüz böyle bir genel kurul toplantısı yapılmadan açılan davanın erken açılmış sayılacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı şeklide hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Ancak, bu yönler gözden kaçılarak, Dairemiz ‘cedavalı kooperatifin başka ortaklarınca açılan diğer davalardakinden farklı olarak yerel mahkeme kararın onanmış olması yerinde görülmemiş ve karar düzeltme itirazlarının kabulü gerekmiştir. (11. HD. 31.03.2005. T. 3053/3093)

V. ÇıkarılmaKararına KarşıİptalDavasıAçılması

İtirazdavaları; yönetim kurulunun çıkarmakararı üzerine ya genel kurula itirazda bulunulmadan ya da genel kurula yapılanitirazın reddedilmesi veya doğrudandoğruya genel kurulca ihraç kararını alması üzerine açılır.

Yönetim kurulunun çıkarma kararına karşı genel kurula itiraz edildiğitakdirde bu itiraz sonuçlanmadançıkarmakararına karşı itiraz davasıaçılamaz. Çıkarmakararına karşı iptal davası, bu kararın noter marifetiyle tebliğinden itibaren üç ay içinde ticaret mahkemesi bulunan yerlerde ticaret mahkemesinde, bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesinde açılır. Ortağın yönetim kurulunun kararı ile ihraç edilmesine ve bu karara itiraz olmamasına rağmen; genel kurul, ihracı kendiliğinden gündemine alarak ihraç kararını kabul etmesi halinde; dava açma süresi, yönetim kurulu kararının tebliğinden değil, genel kurul kararının tebliğinden itibaren üç ayın sonunda biter.

Mahkeme, ihraç kararının iptali kararında, ortağın kooperatif kayıtlarına üye olarak yazılmasına değil; davacının, davalı kooperatife ortak olduğunun tespitine dair karar vermesi gerekir. Zira kişinin kooperatif kayıtlarına tescil edilmesi kooperatif yönetim kuruluna aittir.

Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesinde öngörülen üç aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olduğundan mahkemece re ‘sen gözetilmelidir. İptal davası süresinin başlaması için kararın ortağa usulüne uygun tebliği zorunludur. Ortağın ihraç kararının varlığını haricen öğrenmesi sonuca etkili değildir. Tebligat, ortağın kooperatife bildirdiği adres varsa, ihraç ari ve ihraca esas teşkil eden ihtarnamelerin bu adrese yapılması gerekir.

İhraç kararının tebliği üç aylık hak düşürücü sürede itiraz hakkini kullanımı ile ilgili olup, tebliğ edilmeme kararın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. İhraç genel kurulda verilmiş ve ortak bu kararın verildiği genel kurul toplantısında hazır bulunmuş olsa bile, ortaklıktan ihraca ilişkin genel kurul kararının mutlaka ihraç edilen ortağa tebliği gerekir. Genel kurul kararı tebliğ edilmemişse dava açma süresi başlamaz.

Mirasçıların kalan süre içerisinde dava açmamaları veya genel kurula itiraz etmemeleri halinde ihraç kararı kesinleşir. İhraç kararını alanların yetkisiz olması halinde karar batıl olup dava süreye tabi değildir.

Hakkındaçıkarma karan kesinleşmeyen, diğer bir ifade ile üç aylık süre içinde mahkemeye dava açıldığı veya genel kurula itiraz edildiği takdirde; bu dava veya itiraz sonuçlanmadan (kesinleşmeden) çıkarılan ortağın yerine yeni ortak alamaz. Bu kişilerinortaklık hak ve yükümlülükleri çıkarma kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Bu durumda olan ortakların genel kurul toplantılarına katılma, seçme ve seçilebilme hakları ile aidat ödeme yükümlülükleri devam eder. Bu kişilerin, genel kurul toplantılarına çağırılmaması, genel kurulda oy kullanmasına izin verilmemesi halinde, toplantıda alınan kararların iptali istemiyle mahkemeye başvurma hakları mevcuttur. (KK.m.53).

Yönetim kurulu üyelerinin haklarındakiçıkarmakararıkesinleşmeyenortakların yerine yeni ortak alması halinde bu işlemi yapan her ye veya memur üç aydan iki yıla kadar hapis ve elli günden beş yüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (KK.Ek.m.2/2)

AslındaKK’nın 16/son fıkrasında benimsenen ilke, HMK’ nin 367/2 fıkrasındaki, “kişiler hukuku ile ilgili ilamlarınkesinleşmedikçe icra edilemeyeceği” temel ilkesine de uygun düşmektedir. Zira bir ortağın kooperatif üyeliğindençıkarılması “sahsın hukuku” ile ilgilidir ve HMK’nin 367/2. Fıkrası gereğince böyle bir ilam ancak kesinleşmesi halinde icra edilebilecektir.

Çıkarma kararı alan genel kurul veya yönetim kurulu alacağı ikinci kararla önceki çıkarma kararını kaldırabilir. Ancak, böyle bir karar için çıkarılma nedeninin ortadan kalkmış olması gerekir. Örneğin taşıma kooperatifinde çıkarılma nedeni “aracın bulunmamasına” dayanmış olmasına rağmen çıkarma kararından sonra çıkarılan ortak “araç” satın almışsa veya çıkarma nedeni “aidatların ödenmemesine” dayanmasına rağmen çıkarma kararından sonra ortak tüm aidatlarını ödemişse, çıkarılan ortak hakkında çıkarma kararını veren genel kurul veya yönetim kurulunca kaldırılabilir. Çıkarılma kararının kaldırılması veya mahkemece iptal edilmesi halde, yönetim kurulunun “ortaklığa giriş” için ikinci bir karar almasına gerek yoktur İtiraz davası ortak lehine sonuçlanırsa yani dava kabul edilirse, çıkarma: kararı hiç alınmamış sayılır ve o ortağın kooperatifteki hak ve yükümlülükleri aynen devam eder. Kabul kararı için kooperatifin istinaf yoluna (HMK.m.341 vd.), bölge adliye mahkemesi kararına karsı da, temyiz yoluna (HMK.m.361 vd.) başvurması mümkündür.

Etiketler: Kooperatif avukatı , kooperatif hukuku, kooperatif hukuku uzmanı

04 Aralık 2023
280 kez görüntülendi

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZIN